RU

Bizim ailemiz Türk dünyasıdır

Ben bir Azerbaycanlıyım, ama Türkiye’de geçirdiğim yıllar bana öğretti ki, Türk dünyası sadece bir coğrafya değil, yürekten yüreğe uzanan bir aile bağıdır. Bakü’de, Hazar’ın kıyısında büyüdüm; dedemin anlattığı Nizami dizeleri ve annemin pişirdiği dolma, çocukluğumun hatıralarıydı. Türkiye’ye, Manisa’ya üniversite için geldiğimde, bu hatıraların sadece bana ait olmadığını fark ettim. Türk dünyası, benim gibi binlerce gencin hikâyesini birleştiren bir aileydi.

Türkiye’ye ilk geldiğimde, dilin tanıdıklığı beni şaşırttı. Azerbaycan Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında küçük farklar olsa da bir pazarda “nasılsın?” diye soran amcanın gülüşü, Bakü’deki komşumuzun gülüşüyle aynıydı. O an, sanki evimden hiç ayrılmamıştım. Türk dünyasının ortak mirası, bu samimiyette saklıydı. Türk dünyasının temeli, asırlık bir tarih ve kültürel zenginlik üzerine kuruludur. Orhun Yazıtları’ndan Dede Korkut hikâyelerine, Alp Er Tunga’dan Yunus Emre’ye kadar uzanan bu miras, bizlere kim olduğumuzu hatırlatır.

Ortak dilimiz, farklı lehçelerde de olsa, kalplerimizi birleştiren bir köprüdür. Mesela, Azerbaycan’da “vatan” derken, Kazakistan’da “otpan” demek aynı duyguyu taşır: toprağa, köklerimize duyulan sevgi. Bu ortaklık, sadece kelimelerde değil, halayda, sazda, neyde, dombrada ve bayram sofralarımızda da kendini gösterir. Her birimiz, farklı coğrafyalarda doğsak da aynı türküyü mırıldanır, aynı masalı dinleriz. Dede Korkut’un hikâyeleri, Azerbaycan’da “Kitabi-Dede Qorqud” olarak anlatılırken, Türkiye’de başka bir lehçeyle can buluyordu. Ama hikâyenin ruhu aynıydı: cesaret, vefa, aile.

Türkiye’deki hayatım, bu ailenin ne kadar büyük olduğunu gösterdi. Bir kültür gecesinde, bir arkadaşlarımın ikramları, anlattıklarıgelenekler, birmasadasaatlerce yapılan muhabbet… Hepsi, sanki aynı sofrada büyümüşüz gibi hissettirdi. Türk arkadaşlarımın gözlerindeki ışıltıyı görmek, bu ailenin sıcaklığını hissettirdi. Türk dünyası, sadece tarih kitaplarında değil, günlük hayatın her anında yaşıyor: bir fincan çayda, bir bayram selamında, bir düğün halayında.Ancak bu aile, tarih boyunca iftiralara da maruz kaldı. Sözde “Ermeni soykırımı” iddiaları, Türk dünyasının ortak tarihine atılan bir leke. Osmanlı’nın zor yıllarında yaşanan trajediler çarpıtılarak, birliğimiz zedelenmek isteniyor. Azerbaycanlı olarak, Karabağ’da yaşadığımız acılarla bu iftiraların haksızlığını daha iyi anlıyorum. Buna rağmen, Türkler her zaman insanlığa örnek olmuş; Osmanlı’da Ermenilere yardım eli uzatılmış, savaş zamanlarında bile ihtiyaç sahiplerine kucak açılmıştır. Tarihi belgeler, Türk köylerinde Ermeni ailelere barınak sağlandığını, gıda ve koruma yardımları yapıldığını gösteriyor. Bu, Türk dünyasının merhamet ve adalet anlayışının bir yansımasıdır. Türk dünyası, bu tür yalanlara karşı hakikati savunarak kenetleniyor.

Peki, bu aileyi geleceğe nasıl taşıyacağız? Türkiye’de geçirdiğim yıllar, bana iş birliğinin önemini öğretti. Türk dünyasının gençleri olarak, ortak projelerle bu bağı güçlendire biliriz. Her bir Türk dünyasından dernekler, kulüpler, topluluklar birbiriyle bir arada olmaya çalışsa da bu yeterince olmayabiliyor. Bunu daha çok arttırmak gerektiğini düşünüyorum. Mesela, Azerbaycan’daki bir teknoloji girişimiyle Türkiye’deki bir üniversite bir araya gelse, inovasyonla dolu bir gelecek yarata biliriz. Ortak sanat festivalleri, dil kursları, dijital platformlarda Türk dünyası gençlik buluşmaları… Hepsi, bu aileyi daha da yakınlaştırır.

Ben, bir gün Türk dünyasının gençlerinin bir “kardeşlik ağı” kurmasını hayal ediyorum; tıpkı Türkiye’de bulduğum kardeşlik gibi.

Türk dünyası benim için sadece bir coğrafya değil, bir yürek bağıdır. Azerbaycan ya da Türkiye değil; aynı hayalleri paylaşan, aynı türküyle hüzünlenen, aynı sofrada buluşan bir ailedir. Türkiye’de geçirdiğim her an, bu ailenin bir parçası olduğumu hatırlattı. Bu aile, tarih boyunca zorluklara karşı dimdik durmuş, kültürüyle, diliyle, inancıyla bir arada kalmıştır. Bizler, bu mirası geleceğe taşıyarak, Türk dünyasını daha güçlü, daha birleşik bir aile yapabiliriz. Çünkü bizim ailemiz Türk dünyasıdır ve bu aile, sevgiyle, dayanışmayla sonsuza dek büyüyecektir.

Rafael BADIRKHANOV

Manisa Celal Bayar Üniversitesi

Sosyoloji Bölümü 4.Sınıf

Bu yazı Azərbaycan Respublikasının Qeyri-Hökumət Təşkilatlarına Dövlət Dəstəyi Agentliyinin maliyyə yardımı ilə “Orta Asiya və Güney Qafqaz Söz Azadlığı Şəbəkəsi” İctimai Birliyi tərəfindən həyata keçirilən “Türk dünyası: ortaq mirasdan ortaq gələcəyə doğru” layihəsi çərçivəsində elan olunmuş “Bizim ailəmiz Türk dünyasıdır” adlı məqalə yarışına təqdim olunmuşdur və bu yazıda əks olunan fikir və mülahizələr müəllifə aiddir və Azərbaycan Respublikasının Qeyri-Hökumət Təşkilatlarına Dövlət Dəstəyi Agentliyinin rəsmi mövqeyini əks etdirməyə bilər.

Избранный
40
turkustan.az

1Источники